1800’lü yıllarda Avrupa’da denim kumaş kullanılarak üretilen kot pantolonlar günümüzdekilerden farklıydı. Bu pantolonların çok daha sağlam, işlevsel ve popüler hâle gelmesiyse ABD’deki iki girişimcinin sayesinde mümkün oldu. Peki nasıl?
1849 yılında ABD’nin Kaliforniya eyaletinde bir marangozun değirmen inşaatı sırasında altın bulduğu haberi hızla ülke geneline yayıldı. Bu da Altına Hücum olarak adlandırılan, birçok insanın Kaliforniya’ya gelip altın aradığı bir dönemin başlamasına yol açtı.
Altın arayan madencilerin giydiği kanvas kumaştan üretilen tulumlar kolayca yıpranıyor ve yırtılıyordu. Bu duruma çözüm bulmak isteyen Jacob Davis adlı terzi, önce kanvas yerine denim kumaşları kullandı. Ardından kıyafetlerin en çok gerilen noktalarına bakır perçinler takarak daha dayanıklı işçi kıyafetleri üretti. Denim kumaşlar çivit adı verilen bir madde ile boyanıyordu. Çivit ucuz olmasının yanı sıra lekeleri gizleyebiliyor ve kumaşın içine işlemiyordu.
Bugün kot pantolon olarak adlandırdığımız bu kıyafetler kısa süre içerisinde işçiler arasında popüler hâle geldi. Bunun üzerine Davis hem daha fazla kot pantolon üretmek hem de bu kıyafetlerin patentini almak istedi. Ancak bunun için maddi desteğe ihtiyacı vardı. Aradığı destek, kot pantolonların kumaşlarını satın aldığı Levi Strauss’tan geldi. Strauss birçok ürünün toptancılığını yapan bir tüccardı. Birlikte bir şirket kuran ikili 1873’te kot pantolonların patentini aldı. 20 yıl boyunca kot pantolon üreten şirketin patent süresi dolduktan sonra birçok şirket Davis ve Strauss’un ürettiği pantolonları kopyalamaya başladı.
Başlangıçta madencilerin giydiği bir iş kıyafeti olarak tasarlansa da mavi kot pantolonlar 1930’larda kovboylar, 1950’lerdeyse ABD’li ünlü film yıldızları ve şarkıcılar sayesinde halk arasında popüler hâle geldi ve tüm dünyaya yayıldı.